Efe: Biz… Biz birlikte birçok şey yaşadık Deniz. Bazıları iyi bazıları kötü… Sen bana haksızlık yaptın, ben sana haksızlık yaptım. Yani sonuçta böyle bir şeyin ödeşmesi olmaz. Ama bir ara senin yüzünü bile görmek istemiyordum. Biliyorum, sende benim. Ama hayat işte…
Deniz: Evet. Bizi bir şekilde bir araya getiriyor işte.
Efe: Aynen öyle. İlla bir bildiği vardır. Deniz bak sakın acı çekmediğimi düşünme. Tamam mı? Ben acı çektim. Hem de çok çektim. Kendimle didiştim, boğuştum, kavga ettim. Bunu arkadaşıma yapmamalıyım dedim. Ama bir yandan da ben… Ben Aslı’ya aşığım Deniz! Daha önce hiç kimseye aşık olmamışım ben. Gerçekten aşık olmamışım. Bunu anladım. O yüzden özür dilememi bekleme. Ama kendimle ne kadar boğuştuğumu da bil. Pişman mıyım? Hayır. Valla bu sefer ölmedik. Senin sayende. Ama hayat bu belli olmaz. Yani bir gün bir an tık diy gidebilirim. Ölürsem onu severek ölücem. Bunu bil.
Deniz: Biliyorum. Yoksa bütün bunları yaşamazdın zaten. Her şey siyahla beyaz kadar net değil, ben de bunu gördüm. Griler de var. Yani seninle ben grilerdeyiz artık. Her şey ne tam siyah ne de tam beyaz…
Efe: Şurada herifler tepeme bindiği zaman, tamam dedim. Bu sefer bitti. Bundan kurtulamazsın, efe. İşte o an aklımda bir tek ne vardı, biliyor musun? ASLI. Bir tek o vardı.
Deniz: Seni çok iyi anlıyorum. Ada’yla. Ben o kızı çok sevdim, Efe. Ama şu an elimde bir fotoğrafı bile yok. O yüzden senin sevdiklerin var. Seni sevenler var. Onları unutmamak gerek. İşte üzmemek.
Efe: Beni kurtardığın için sağol kardeşim.