Şükran: Geldi, Salih kalk, geldi valla geldi.
Efe: Annelerin güzeli!
Şükran Nasıl geçti?
Efe: Valla.. Nasılı falan boşver de anne yani, geçti bitti ya. Acayip üstümden yük kalktı ya ohh. Kuş gibi hafif hissediyorum kendimi.
Salih: Ulan o kuş kadar aklınla hep öyle hissetmen lazım ya.
Efe: Babacım yine hakaretlerden hakaret beğen modundasın ama hiç merak etme iki çift laf söyleyip seni de zıvanadan çıkarmayacağım.
Salih: Annen bir soru sordu. Nasıl geçti dedi sınavın.
Efe: Sınavım hiç ama hiç beklemediğim kadar... iyi geçti.
Şükran Ohh çok şükür yarabbim. Hadi inşallah. Hep dua ettim oğlum.
Salih: Duayla sınavmı geçilir Şükran? Çalışmak lazım çalışmak. E bu bütün yıl ağustos böceğinin İzmir şubesi gibi şarkı söyleyip durdu.
Efe: O ağustos böceğinin Maxi Single’ı çıkıp 3 milyon sattığında bu laflarını sana geri hatırlatırım babacım.
Salih: O ne elindeki öyle?
Efe: Hah, bu babalar günü hediyeniz babacım. Yani ben çok düşündüm taşındım size ne alsam diye ama en sonunda buna karar verdim. Buyur, çam sakızı çoban armağını.
Salih: Neymiş o bakayım?
Efe: Bu babacım, melisa yaprağıylan rezene çayı. Şimdi bunu böyle alıyorsun, karıştırıyorsun güzel güzel kaynatıyorsun, bi içiyorsun, lokum gibi bir insan oluyorsun.
Salih: ...
Şükran: Hahahaha
Efe: Yani sana başka ne alınır ki?